Menu
2023-04-19 12:31:18
2 dk okuma süresi
ÇOCUKLARA ÖLÜMÜ ANLATMAK

ÇOCUKLARA ÖLÜMÜ ANLATMAK

‘’Hayat rastlantılarla doludur. Ayrıca kayıplarla da doludur. Bazen önemsiz kayıplardır bunlar, bir kalem ya da bir kâğıt parçası kaybetmek gibi. Ancak başka kayıplar vardır ki, sevdiğin birini, sağlığını ya da işini gücünü kaybetmek gibi, işte onlar önemlidir.’’

Çocuklar çok iyi gözlemleyicidir. Onlara neyin söylenip söylenmediğine ilişkin ipucuları çok iyi yakalayabilirler. ‘’Çocuktur anlamaz’’ ya da ‘’Çocuktur söylenmez’’ diyerek çocuğa ölüm haberini vermememiz sakıncalıdır. Ortada çarpıcı bir gerçek var ve bunu öğrenmek yetişkinler kadar çocukların da hakkıdır. O yüzden çocuklara ölüm haberini vermeli ve duygularını ifade etmesine olanak sağlamalıyız. Ölüm haberini verirken ise çocuğun yaşı ve gelişim düzeyi dikkate alınmalıdır. Çünkü çocukların yaşlarına göre ölüm algısı ve yas tepkisi değişiklik gösterecektir. 

Çocuklarda Ölüm Algısı ve Yas Tepkisi

Kaybı, sevilen bir canlının, nesnenin veya ortamın yitirilmesi olarak yası ise bizim için önemli olan bir şeyin sonsuza kadar yitirilmesiyle ortaya çıkan yoğun duygular olarak tanımlayabiliriz. Yas tepkileri ise duygusal, fiziksel ve davranışsal tepkiler olarak birbirinden ayrılır. 

Yas tepkilerini birçok faktör etkiler. Öncelikle kaybedilen kişinin kim olduğu ve ilişkinin doğasının ne olduğu bizim için önemlidir. İlişki sevgi ve güvene dayalı bir ilişki miydi yoksa çatışmalı ve rekabete dayalı mıydı? Buna bağlı olarak çocuğun yas tepkileri değişecektir. Ölen kişinin dışında geride kimin kaldığı, çocuğun kendisinin gücü, kişilik yapısı, yaşam kalitesi, başa çıkma tepkileri, kaybın biçiminin ani ve sarsıcı olması yas tepkilerinin yoğunluğunu etkileyecektir. 

Çocukların gelişim düzeylerine göre ölüm algısı ve yas tepkileri şunlardır:

0-2 yaş: Çok küçük çocukların ölüme karşı tepkileri bakım vereninin tepkilerine bağlıdır. Kaybı anlamazlar, bakım vereninin tepkisini taklit ederler. Fakat rutinlerinde yaşanan değişiklikleri hissederler. Bu yaştaki çocuklarda sürekli kucakta tutulma ihtiyacı, uyku-yeme düzenlerinde aksamalar, sinirlilik gibi tepkiler gözükebilir.

2-5 yaş: İşlem öncesi dönemde olduklarından dolayı zaman ve mekân kavramları henüz yerleşmemiştir. O yüzden ölümü kavramakta zorlanırlar. Ölümü geri dönüşü olan bir şey olarak algılarlar. Kişiye özgü olduğunu düşünürler. Herkesi kapsadığı anlayamazlar. Ölümün sonuçlarından bir haberdirler. Birisinin öldüğünü söylediğimizde ‘’Tamam’’ diyerek arkadaşlarıyla oyununa devam edebilir. Çocukların bizler gibi tepki vereceğini düşünüyoruz fakat bilişsel düzeyleri bunu engellemektedir. Bu yaştaki çocuklarda uyku-yeme bozuklukları, saldırganlık, içe çekilme, kabuslar, terk edilmeyle ilgili endişeler, ‘’uslu dursaydım ölmeyecekti’’ diyerek ölümle ilgili kendisini sorumlu tutma gibi tepkiler gözükebilir.

6-11 yaş: Geçmiş, şimdi ve gelecek ile ilgili kavramları oluşmaya başlamıştır. Ölümün kalıcı olduğunu, herkesin başına geldiğini ve ölüme sebep olan şeylerin neler olduğunu bilir. Bu dönemde ruh, hayalet, cin, ceset gibi varlıklar onu korkutabilir. Bu sebeple karanlıktan korkma, ışık açık uyuma gibi davranışlar geliştirebilirler. Okul başarısında düşüklük, yakınlarının güvenliği konusunda artan endişe, regresyon, saldırganlık, içe çekilme, alt ıslatma, dünyanın güvende olmadığı inancı gibi tepkiler gözükebilir. Böyle bir problem var ise bir psikolog ile iletişime geçebilirsiniz

Peki çocuklara ölümü anlatırken nelere dikkat etmeliyiz?

  • Öncelikli olarak çocukların neyi bilip bilmediğini öğrenmeliyiz. Çocuklara ölüm haberini birisinin ona daha önce anlatıp anlatmadığı, anlattıysa kimin anlattığını ve nelerden bahsettiğini sorabiliriz. Yanlış bilgiler varsa bunları düzeltmeliyiz.
  • Vereceğimiz bilgiler çocuğun gelişim düzeyi göz önünde bulundurularak anlatılmalıdır.
  • Çocuğa ölüm haberini yakın birisi vermelidir. 
  • Ölüm haberini veren kişi duygularını gizlememelidir. Çocuğun duygularını ifade etmesine de izin vermelidir. ‘’Senin üzülmeni istemezdi’’ veya ‘’Nasıl hissettiğini biliyorum’’ gibi açıklamalarda bulunulmamalıdır. Bu gibi ifadeler çocuklarım duygularının yok sayar. 
  • Çocuğa herkes tarafından aynı şey anlatılmalıdır. Böylelikle çocukta kafa karışıklığı yaşanmasının önüne geçmiş oluruz.
  • Ölüme neyin neden olduğunu sorduğunda kısa ve basit açıklamalar yapmalıyız.
  • Çocuğun her tepkisine saygı duymalıyız. Tepkisiz kaldığında onu belli bir mesafeden izlemeliyiz. Sorular sormak için hazır olduğunda dürüst ve basit bir şekilde açıklamalar yapmalıyız.
  • Çocuğun yaşadığı duygular normalize edilmelidir. Onunla aynı şeyleri yaşayan çocuklarında üzüntü, suçluluk, öfke gibi benzer duyguları yaşadığını söylemeliyiz.
  • Çocuklara ölüm haberini verirken ‘’öldü’’ kelimesini kullanmaktan çekinmemeliyiz. Ölümü, uyku, seyahat veya hastalıkla özdeşleştirdiğimizde bu çocuklarda bir kavram kargaşası oluşturabilir ve bazı davranış problemlerinin oluşmasına neden olabilir. Uzaklara gittiğini söylediğimizde çocuklarda terk edilme endişesi oluşabilir. Uykuyu ölümle özdeşleştirdiğimizde ise çocuklar geceleri uyumak istemeyebilir.
  • Çocuk evden uzaklaştırılmamalıdır. Evde olan biteni ve eve gelenleri görmelidir. Cenaze törenine katılmalıdır. Cenaze töreni öncesi ise çocuğa cenazenin ne zaman ve nerede yapılacağı, yanında kimlerin olacağı, sürecin ne kadar süreceği, kimlerin olacağı gibi bilgiler verilmelidir. Çocuk cenaze törenini uzaktan izlemelidir. 10 yaş öncesi ise define işlemini görmemelidir.

Kaynak:

Yıldız, A. (2004). ÇOCUK, ÖLÜM VE KAYIP. Balıkesir Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi 

Armağan Köseoğlu “Kayıp-Yas Sürecinde Aile ve Çocuk” konu başlıklı eğitimden notlar (PsiClub) 

Çocuk ve Ergenlerde Yas Ebeveyn Kılavuzu, Hacettepe Üniversitesi Rehberlik ve Psikolojik Ana Bilim Dali


Psikolojik Danışman Büşra TÜRK