Menu
2023-12-07 07:13:38
2 dk okuma süresi
Stres İle Nasıl Mücadele Edilir? Stres Yararlı Mıdır?

Stres İle Nasıl Mücadele Edilir? Stres Yararlı Mıdır?

 


 Günlük Yaşamda Stres

Son yıllarda genel bir sorun haline gelen stres, hayatın her yerinde ortaya çıkabilir. Özellikle günümüz toplumunda küreselleşme ve iktisadi alanda liberalleşme, yoğun bilgi, iletişim ve teknoloji ağı içerisinde kişinin karmaşık yaşam koşullarına uyum sağlama çabası, kendisini baskı altında hissetmesine ve kişinin yıpranmasına sebep olabilmektedir. Bu bağlamda stres “modern toplumun hastalığı” olarak da ifade edilmektedir. Bunlara bağlı olarak, bireylerin stresle yaşamayı öğrenmeleri ve olumsuz etkilerini en aza indirmeleri için nasıl yöneteceklerini öğrenmeleri gerekmektedir. Çünkü etkili bir stres yönetimi, kişinin fiziksel ve ruhsal dengesini korumasına yardımcı olurken; problem çözme ve karar verme yeteneğinin artmasına ve günlük yaşamda verimliliğinin yükselmesine de olanak sağlamaktadır. Stresi azaltmanın sağlık üzerindeki olumlu etkisinin yanı sıra; daha fazla endüstriyel üretkenlik, daha mutlu insanlar ve çok daha az suç üretebileceği hedeflenmektedir.

Stres tepkisi, bütünüyle engellenmesi gereken bir durum değildir. Aynı zamanda, belli bir ölçüye kadar kişinin başarma azmini ve mücadele gücünü artıran, zorluklarla baş etmesini kolaylaştıran ve kişiye direnme gücü sağlayan zihinsel, fiziksel ve duygusal bir tepkidir. Çoğu birey başarısını, yaşamlarındaki stresle desteklenen bir azim ile elde etmiştir. Çünkü stres, uygun düzeyde ve nitelikte olduğunda bireyi geliştiren, harekete geçiren, kuvvetlendiren ve kişiye deneyim kazandıran bir uyarıcıdır.

Stres Nedir?

Steadman's Medical Dictionary stres olgusunu şu şekilde açıklamıştır: Vücudun normal psikolojik dengesini bozan zararlı ve çeşitli anormal durumlara karşı, vücudun gösterdiği tepki, dışarıdan uygulanan herhangi bir etkinin sonucu olarak vücudun gösterdiği direnmedir; bireyde, gerilim ve dengesizliğin ortaya çıkmasında etkili olan fiziksel veya psikolojik uyarıcı olarak tanımlamıştır.

Selye'nin çok yaygın olarak kullanılan ve benimsenen bir tanımına göre stres, memnuniyet verici olup olmadığına bakılmaksızın, her türlü isteme bedenin uyum sağlamak için gösterdiği yaygın tepkisidir.

Iwancevich, Gibson ve Donelly'nin geliştirdiği ve günümüzde en çok kullanılan tanıma göre stres, bireysel farklar ve psikolojik süreçler yoluyla gösterilen uyumsal bir davranım olup, kişi üzerinde aşırı psikolojik veya fiziksel baskılar yapan herhangi bir dış ve iç hareket, durum veya olayın organizmaya yansıyan sonucudur.

Stres Yararlı mıdır?

Bireyde stresin tamamen ortadan kaldırılması mümkün değildir. Bu nedenle, stres etkenlerine maruz kalan çoğu insan, karşılaştığı birçok streslebaş etmek ve bunun üstesinden gelebilmelidir. Stres çok yönlü bir kavram olmasından dolayı, stres yaratan durumlarla karşılaşıldığında ortaya çıkan duyguların fark edilmesi ve kontrol altına alınmaya çalışılması genellikle zordur. Stresi tanıma, duyguları uygun bir yöntemle yönetmeyi öğrenmek ve buna yönelik davranış sergilemek stresle baş etmede oldukça önemlidir.

Cüceloğlu stresin ortaya çıkışını, ünlü stres uzmanı Selye'den yararlanarak üç dönemli bir süreç olarak ortaya koyar. İlk dönem, "alarm tepkisi" dönemidir. Bu dönemde otonom sinir sistemi gayet faal bir duruma geçer. Salgı bezlerini uyararak, kana bol miktarda adrenalin ve onun etkisi altında ortaya çıkan diğer biyokimyasal maddeleri pompalar. Salgıların etkisi altındaki vücut alarm durumuna geçer ve ortaya çıkacak acil durumlarla uğraşmaya hazırlanır. Stres veren uyarıcı veya ortam devam ederse, ikinci dönem ortaya çıkar. İkinci döneme "direnç dönemi" adı verilir. Bu dönemde, organizma yapmış olduğu alarm tepkisini ortadan kaldırır. Stresli ortama bir şekilde uyum sağlar ve kandaki biyokimyasal maddeleri geri çeker. Organizma sanki normal koşullar altındaymış izlenimi verir. Fakat gerçekte organizma yorulmaktadır ve içten içe direncini kaybetmektedir. Üçüncü dönemi oluşturan "tükenme döneminde" beden, artık stresin baskısına dayanamaz ve direncini kaybeder, ilk alarm dönemindeki bazı belirtiler geri döner; hastalıklar ortaya çıkmaya başlar ve bu hastalıklardan bazıları ölümle sonuçlanabilir. Stres verici olay çok ciddi ise ve uzun zaman sürerse, organizma için tükenme aşamasına gelinir. Tükenme döneminin belirtileri: Kronik baş ağrıları ve yorgunluk duygusu, uyuyamama ve uyanma zorluğu, aşırı yeme, kas ağrıları, göğüs ağrıları, kabus, hazımsızlık, aşırı alkol tüketimi, bitkinlik, baş dönmesi, bulantı, yüksek kan basıncı, sinirli hareketler, paniğe kapılma, olaylar karşısında aşırı duyarlılık ve kalp çarpıntısı gibi belirtilerdir.

 

Stresin de kendine özgü bazı belirtileri vardır. Bu belirtiler; gerginlik hali, sürekli endişe duyma, aşırı derecede alkol ve sigara kullanımı, uykusuzluk, yetersizlik duygusu, duygusal dengesizlik, sindirim sorunları, yüksek tansiyondur. Stres kısa süreli yaşansa bile, gerginlik, kalp atışlarındaki yükselme veya aşırı alkol ve sigara kullanımı gibi kısa sürede ortaya çıkan sonuçların kalıcı olmasına neden olabilir. Stresle ilgili belirtiler, fiziksel, duygusal, zihinsel ve sosyal olmak üzere dört grupta toplanabilir:

1. Fiziksel Belirtiler: Baş ağrısı, düzensiz uyku, sırt ağrıları, çene kasılması veya diş

gıcırdatma, kabızlık, ishal ve kolit, döküntü, kas ağrıları, hazımsızlık ve ülser, yüksek tansiyon veya kalp krizi, aşırı terleme, iştahta değişiklik, yorgunluk veya enerji kaybı, kazalarda artış olarak gözlemlenebilir.

2. Duygusal Belirtiler: Kaygı veya endişe, depresyon veya çabuk ağlama, ruhsal durumun hızlı ve sürekli değişmesi, asabilik, gerginlik, özgüven azalması veya güvensizlik hissi, aşırı hassasiyet veya kolay kırılabilirlik, öfke patlamaları, saldırganlık veya düşmanlık duygusal olarak tükendiğini hissetme.

3. Zihinsel Belirtiler: Konsantrasyon, karar vermede güçlük, unutkanlık, zihin karışıklığı, hafızada zayıflık, aşırı derecede hayal kurma, tek bir fikir veya düşünceyle meşgul olma, mizah anlayışı kaybı, düşük verimlilik, iş kalitesinde düşüş, hatalarda artış, muhakemede zayıflama.

4. Sosyal Belirtiler: İnsanlara karşı güvensizlik, başkalarını suçlamak, randevulara gitmemek veya çok kısa zaman kala iptal etmek, insanlarda hata bulmaya çalışmak ve sözle rencide etmek, haddinden fazla savunmacı tutum, bir çok kişiye birden küs olmak, konuşmamak.

Stresle başa çıkmanın ise üç temel amacı olduğu öne sürülmektedir. Kısa vadedeki amaçlar: Strese karşı etkin başa çıkmak amacıyla izlenecek bütün yöntem ve kuralları öğrenmek. Orta vadedeki amaçlar: Stresin zararlarını ve nedenlerini öğrenerek stresin belirtilerinin önceden farkına vararak stresin zararlı yönlerinin etkilemeyeceği bir yaşam biçimi oluşturmak. Stresin olumlu yönlerini gerektiği yerde kullanabilmek. Uzun vadedeki amaçlar: Stresin yönetilebildiği, huzur dolu, sağlıklı, düzen içerisinde ve verimli bir yaşam sürebilmek.

Lazarus’a göre baş etme, çok genel bir kavramdır. Bu genel kavram, “doğrudan eylemler” ve “hafifletici eylemler” olmak üzere iki kategoride incelenebilir. Doğrudan davranışlar; kişinin çevreyle etkileşimi sonucu beliren tehdit ve kavga gibi negatif durumları kendi lehine çevirmeyi hedefleyen eylemlerdir. Kişinin tehlikeye karşı hazırlık yapması ve saldırganca tutum sergilemesi, kaçması veya hareketsizliği tercih etmesi gibi eylemler doğrudan davranışlara örnek olarak gösterilebilir. Hafifletici eylemler ise, kişinin rahatlamasına yönelik eylemlerdir. Kişi, hafifletici eylemler sayesinde, duygusal olarak rahatsız edici durumlarda kendini daha iyi hissedebilir. İşlevlerini, daha etkin veya daha rahat bir biçimde sürdürebilir.

Kişinin stres durumu içerisinde gösterdiği baş etme yöntemleri, “aktif ve probleme yönelik” olanlar ve “pasif ve savunmaya yönelik” olanlar olarak iki gruba ayrılabilir. Bu yöntemler stres durumunu azaltabiliyor ise veya ortadan kaldırabiliyorsa, “yeterli” veya “fonksiyonel” olarak görülebilir. Aksine daha çok strese neden oluyorlarsa “yetersiz” veya “fonksiyonel olmayan” mekanizmalar olarak isimlendirilmektedirler. Yetersiz yöntemler iki grupta toplanmaktadır; uygun olmayan davranışlar ve kendini aldatmaya yönelik davranışlar. Uygun olmayan davranışlar; alkole/maddeye sığınma, kaçma davranışları, saldırganlık, içe kapanma, depresyon, intihar ve diğer ruhsal problemlerdir. Kendini aldatmaya yönelik davranışlar; rasyonalizasyon, bastırma, reddetme, yansıtma gibi çeşitli savunma mekanizmalarıdır.

Yeterli yöntemler ise üç grupta incelenir; bedene yönelik yöntemler, duygu ve düşüncelere yönelik yöntemler, duruma yönelik yöntemler. Bedene yönelik yöntemler; derinlemesine kas gevşetme, meditasyon, yoga gibi çeşitli gevşeme teknikleri, nefes egzersizleri, doğru beslenme, aerobik-jimnastik hareketleridir. Duygu ve düşüncelere yönelik yöntemler; stres faktörlerini bir tehdit gibi yorumlamak yerine yetenekleri test etme olanağı olarak yorumlama, mantık dışı inançlarını/varsayımlarını test etmeyi öğrenme, duygularını başka insanlarla paylaşabilme, duygularını açıkça ve uygun şekilde ifade edebilmektir. Duruma yönelik yöntemler; iletişim becerilerini geliştirme, zamanı iyi kullanma, sosyal desteklerden faydalanma, atılgan davranışları geliştirme, sorun çözme becerilerini geliştirmedir.

Hefferon ve Boniwell’e göre kişilerin stresli ya da zor durumlarla karşılaştıklarında kullandıkları problem odaklı ve duygu odaklı olmak üzere iki temel başa çıkma yöntemi vardır. “Problem odaklı başa çıkma”, bireyin stresli durumu tanımladığı ve bunun üstesinden gelmek için etkili adımlar attığı yöntemdir. “Duygu odaklı başa çıkma” ise, bireyin diğer kimselere yönelmesi ve sosyal destek arayışı içinde olmasını içermektedir. Bu tür baş etme stratejisi, bireyin var olan durumu görmezden gelmesini ve sorun çözmek adına yapılacak olan herhangi bir etkileşimden kaçınmasını kapsamaktadır.

 

Stresle başa çıkma yolları 3 ana başlıkta ele alınmaktadır:

1. Bedenle İlgili Yöntemler

                a. Gevşeme Egzersizleri

                b. Fiziksel Egzersiz

                c. Beslenme

2. Zihinsel Yöntemler

                a. Akılcı Olmayan İnançlar

                b. Zihinsel Düzenleme Tekniği

3. Davranışçı Yöntemler

                a. A Tipi Davranış Biçiminin Değiştirilmesi

                b. Güvenli Davranış Biçiminin Kazanılması

                c. Zaman Yönetimi

                d. Öfke Yönetimi

 

Özetlemek gerekirse stresle baş etme ya da stres yönetiminin birçok tekniği vardır. Başlıca stresle başa çıkma yolları şu şekilde sıralanabilir: Fiziksel egzersiz/spor, nefes ve gevşeme egzersizleri, uyku, sağlıklı ve dengeli beslenme, zaman yönetimi, hipnoz/hipnotik telkinler ve biyolojik geri bildirim.

Fiziksel egzersizin ya da sporun stresi, öfkeyi, gerginliği ve depresyonu azalttığı ve insanlara kendilerini daha iyi hissettirdiği bilinmektedir. Bununla birlikte fiziksel egzersiz, baş edilemeyen veya yönetilemeyen stresin, fizyolojik ve ruhsal sonuçlarını da azaltmaktadır.

Doğal ve uygun nefes alıp verme, gerginliğin giderilmesinde son derece etkili olabilir. Bilinçli bir biçimde, doğal nefes alıp verme alıştırmaları yapılmak suretiyle bu giderek otomatik hale getirilebilir. Bu sayede, kasların gevşemesi sağlanabilir. Nefes ve gevşeme egzersizleri bu nedenle stres üzerinde çok etkilidir.

Yeterli uykunun stres düzeyi üzerindeki etkisi büyüktür. Yeteri kadar uyumayan bireyler, problemlerini çözmek için gereken enerjiden yoksun kalmaktadırlar. Hatta ciddi uykusuzluk problemi yaşayan kişiler, kontrolü tamamen kaybettikleri hissine kapılabilmekte ve stres düzeyleri artmaktadır.

Özellikle doymuş yağlar ve kafein gibi bazı gıda maddelerini ihtiva eden yiyeceklerin strese neden olduğu; hatta strese karşı kişiyi daha duyarlı hale getirdiği bulunmuştur. Bundan dolayı, stresi yönetmek ve stresle daha etkin baş edebilmek için, beslenme alışkanlıklarını ve beslenme düzenini gözden geçirmek oldukça önemlidir.

Zamanı iyi kullanamama, işleri erteleme, yapılacak işleri son ana bırakma ve zaman baskısı altında olma, önemli stres kaynaklarıdır. Bundan dolayı yapılacak işlere dair planlama yapma ve zamanı kullanma, zaman yönetimine yönelik davranışlar, zaman baskısından kaynaklanan stresle başa çıkmada oldukça etkilidir.

Birçok çalışma hipnozun; sınav kaygısı, stres, tıbbi müdahaleler gibi durumsal anksiyete içeren durumlarda ve baş ağrısı gibi stres kaynaklı rahatsızlıklarda etkili bir teknik olduğunu ortaya koymaktadır.

Biyolojik geri bildirim, kişilerin kalp atış hızı, kas gerilim seviyesi veya kan basıncı gibi fonksiyonlarına ilişkin farkındalığını arttırmayı hedeflemektedir. Birey bunun için bir izleme ekipmanına bağlanır ve kişiye pozitif tepki vermeyi  (kan basıncının veya bir yüz kasındaki kasılmanın azalması) ne zaman başardığına ilişkin ipuçları (sinyal sesi) verilir. Zamanla, kişinin içsel tepkilerine yönelik farkındalığı artar ve gerektiğinde bu tepkilerini değiştirebilmeye başlar. Uzun süreli baş ağrısı veya stres yaşayan bireylerde biyolojik geribildirimin etkili olduğu görülmüştür.

Bir diğer stres yönetimi tekniği de belirsizlikleri ortadan kaldırmaktır. Belirsizlik, en önemli stres kaynaklarından biridir. Yaşamdaki belirsizlikleri azaltmak, kontrol edilebilen kısımları kontrol edebilmek stresi azaltacaktır.

Stres yönetimi için bazı davranışlar da bireylere önerilmektedir: “Hayır” diyebilmek, aşırı mükemmeliyetçi olmamak, paylaşmak, biriktirmemek, hobi edinmek, kendine zaman ayırmak, spora ve sağlıklı beslenmeye önem vermek, bedenine iyi bakmak, nefes egzersizini ve gevşemeyi öğrenmek, sevdiklerine zaman ayırmak, dinlenmeyi ihmal etmemek, planlı olmak ve ertelememek. Bu teknikleri uygulamakta zorluk yaşarsanız bir tık ile hemen online psikolog ile iletişime geçebilirsiniz.

  

KAYNAKÇA

Kaba, İ. (2019), Stres, ruh sağlığı ve stres yönetimi: güncel bir gözden geçirme, Akademikbakış Dergisi, 7, 63-81

Güçlü, N. (2001), Stres yönetimi, G.Ü. Gazi Eğitim Fakültesi Dergisi, 21(1), 91-109

Özel, Y. ve Bay Karabulut, A. (2018), Günlük yaşam ve stres yönetimi, Türkiye Sağlık Bilimleri ve Araştırmaları Dergisi, 1(1), 48-56

Okutan, M. ve Tengilimoğlu, D. (2002), G.Ü. İ.İ.B.F. Dergisi, 3, 15-42

 

                                                                                                                             Stajyer Psikolojik Danışman   Bilge Nur MAKAR