Menu
2023-11-28 07:53:20
2 dk okuma süresi
OBSESİF KOMPULSİF BOZUKLUK (OKB) TEDAVİSİ NASIL YAPILIR?

OBSESİF KOMPULSİF BOZUKLUK (OKB) TEDAVİSİ NASIL YAPILIR?


Obsesyon latincede “obsidere” kelimesinden gelen huzursuz eden, sıkıştıran, rahat vermeyen, bunaltan anlamındadır. Psikiyatri sözlüklerinde “yanlış olduğu bilindiği halde zihinden atılamayan, mantık ve muhakeme ile uzaklaştıramadığımız, arzu edilmeyen takıntı halindeki düşünceler” olarak tanımlanır. Kişinin bilincine istemsiz gelen ve uygunsuz olarak yorumlanan, çoğunlukla mantıksız kabul edilen, kişiye rahatsızlık verdiği ve anksiyete yarattığı halde kişinin mantığa dayandırarak bundan kendini uzaklaştıramadığı, tekrarlayan, ısrarcı, zorlayıcı, düşünce, dürtü, söz veya imgelerdir. Çevreden mikrop, kir bulaşması veya kişinin çevreye kir bulaştıracağı düşüncesi, kontrolü kaybetme ve saldırgan davranışta bulunma endişesi, yineleyen ve kontrolsüz cinsel düşünceler, dine ve ahlaki değerlere aşırı efor harcamak vb. gibi saplantılar obsesyona örnek teşkil eder (Yılmaz, 2018).

Kompulsiyon (yineleyen davranışlar) ise çoğu zaman takıntılı düşünceyi (obsesyon) zihinden uzaklaştırmak için yapılan istenç dışı eylemlere denir. Kişilerin takıntılı fikirlerden kurtulmak için başka şeyler düşünmeleri veya bazı eylemlerde bulunmaları şeklindeki düşünce ve davranışlara kompulsiyon denir. Bir amaca yönelik gibi görünen, keskin kaideleri olan, irade dışı tekrarlayan mental ya da motor eylemlerdir. Fakat kalıcı bir fayda sağlamaz ve bireyi yorgun düşürür. Obsesyonun oluşturduğu anksiyete, kompulsiyonun yerine getirilmesiyle hafiflemiş olur (Yılmaz, 2018).

19. yy’a kadar obsesif kompulsif bozukluk tıbbi olarak ele alınmak yerine daha dini ve majik şekilde yorumlanmıştır. Psikiyatride ilk defa Esquirol (1838) obsesyon ve kompulsiyonları melankoli semptomu olarak tanımlamıştır. Obsesyon kavramını ilk kez Morel (1866) kullanmıştır. Morel OKB’yi otonom sinir sisteminin karmaşıklığı olarak açıklamaya çalışmış bu hususu psikozdan ziyade nevroz içinde değerlendirmiş ve içgörüsü olduğundan bahsetmiştir. 20. yy’ da Pierre Janet “pikasteni” ismini ortaya atmış ve obsesyon ve kompulsiyonları bu isim altında toplamış kalıtsallığına ve tedavi etkinliğine dikkat çekmiştir. Psikianalitik olarak yaklaşan Freud ise fobik nevroz ve obsesif kompulsif nevrozu ayrı şekilde incelemiştir. Obsesyonların cinsel ve agresif dürtüler nedeniyle ortaya çıktığını öne sürmüştür (Şahin ve Ediboğlu, 2022).

OKB ilk olarak 1980 senesinde Ruhsal Hastalıkların Tanısal ve İstatistiksel El Kitabı’nda ayrı bir bozukluk olarak ele alınmıştır. DSM-4’te (2000) “Anksiyete Bozuklukları” başlığında yer alırken Amerikan Psikiyatri Birliği tarafından DSM-5’te (2013) “Obsesif Kompulsif Bozukluk ve İlişkili Bozukluklar” tanı grubunda ayrı bir başlık olarak ele alınmıştır (Şahin ve Ediboğlu, 2022).

DSM-5’e göre OKB Tanı Kriterleri:

                A. Obsesyonlar, kompulsiyonlar ya da her ikisinin birlikte varlığının görülmesi

                B. Obsesyon veya kompulsiyonlar bariz bir sıkıntıya sebep olur. Zamanın boşa gitmesine sebep olur (günde bir saatten fazla zaman alır) veya kişinin rutin günlük           işlerini, mesleki ya da eğitimiyle ilgili işlevselliğini veya alışılagelen toplumsal           aktivitelerini veya ilişkilerini önemli derecede sekteye uğratır

                C. Bu bozukluk bir maddenin (örn. kötüye kullanılan maddeler veya tedavide   kullanılan bir ilaç) veya olası tıbbi durumun doğrudan fizyolojik etkisine bağlı        değildir

                D. Başka bir eksen 1 bozukluğu olması durumunda obsesyon veya kompulsiyonların     içeriği bununla kısıtlı değildir (örn. Yeme bozukluğu varsa yemek konusunda sürekli                 düşünüp durma vb.)

Varsa belirtiniz:

İç görüsü iyi: Birey inançlarının gerçek olmadığının farkındadır.

İç görüsü kötü: Birey inançlarının muhtemel gerçek olduğunu düşünür.

İç görüsü yok/sanrısal inanışlar: Birey inançlarının gerçek olduğuna kesinlikle inanır.

Varsa belirtiniz:

Tikle ilişkili: Bireyin o dönemde veya geçmişte tik bozukluğu öyküsü olup olmaması (Porgalı Zayman, 2016)

 

1-      KLİNİK BELİRTİLER

Bulaşma Obsesyonları ve İlişkili Bozukluklar:

Mikroorganizmalar, bedensel atıklar, evsel atıklar, hayvansal maddeler vb. ürünlerden bulaştığında veya bulaşabilme ihtimali olduğuna inanılan maddelere yönelik obsesyon olabilir. Bu obsesyonlara karşın rutin yıkanma ve yıkama, maddeleri sıklıkla temizleme kompulsiyonları meydana gelebilir. Kimi zaman da bir temas olmamasına rağmen “mental kontaminasyon” denen mahcubiyet hissi, ruhani kirlilik, hatıra, duyguyla alakalı temizlik eylemleri gözlemlenebilmektedir (Şahin ve Ediboğlu, 2022).

Simetri, Sayma, Sıralama, Düzenleme Obsesyonları:

Davranışları kusursuz, düzenli, sıralı yapmış olma güdüsü ve de yazma, konuşma, okuma gibi eylemleri kusursuz halde yaptığına emin olmak isteme obsesyonlarıdır. Düzene koyma, sıraya dizme, sayma, ovma, çizgilerin dışından yürüme vb. pek çok kompulsiyon ile birlikte seyreder. Bu tip OKB vakalarının iyileşme talebinin ve iç görüsünün yetersizliğinden dolayı iyileşme oranı oldukça düşüktür (Şahin ve Ediboğlu, 2022).

Saldırganlık Obsesyonları ve İlişkili Kompulsiyonlar:

Toplumda veya sosyal ortamda isteğe bağlı veya istemeyerek kendisine veya başka birine zarar verebileceği, rencide edebileceği uygunsuz ya da agresif davranışlarda bulunabileceği obsesyonları kapsar. Birey bu eylemlerin gerçekleşme olasılığını azaltmak adına kendisini ve etrafındakileri kısıtlayan tavırlarda, davranış yapılmasa bile sıklıkla af dileme benzeri kompulsiyonlarda bulunur (Şahin ve Ediboğlu, 2022).

Dini, Cinsel Obsesyonlar ve İlişkili Kompulsiyonlar:

Bilindiği kadarıyla en eski OKB tipi dini obsesyonlardır. Dini ve cinsel obsesyonlar sıkça birbirine benzeyen kompulsiyon şekilleri gösterir. En mühim baş etme mekanizması fikirden kaçma ve fikri bastırma şeklindedir. Dini obsesyonlar yaratıcı veya kutsal sayılan şeylere karşı saygısızca davranış veya hakaret biçiminde görülebilir. Hastalar dini olarak günah sayılmayan hallerde bile aşırı fanatiklik gösterebilirler. Buna “dini endişeler” de denilmektedir. Cinsel obsesyonlar ise çocuklarla ilgili cinsellik içeren düşünceler olabilmektedir (Şahin ve Ediboğlu, 2022).

Bedensel Obsesyonlar ve İlişkili Kompulsiyonlar:

Sağlıkla ilgili bedensel endişelerin oluşturduğu obsesyon ve kompulsiyonlardır. Bu tip vakalar hastalığın bulaşma ihtimalinden değil de halihazırda bulaşma olasılığından endişelenirler. Bu vakalar sıkça muayeneye giderler ancak bu vakaları beden dismorfik bozukluk ve hastalık anksiyetesi bozukluğundan ayırmak gerekir. OKB vakalarını ayırt eden unsur OKB vakaları eylemlerinin ve fikirlerinin mantıksızlığının farkında olmalarıdır ve tedavi arayışındadırlar (Şahin ve Ediboğlu, 2022).

İstifleme Obsesyon ve İlişkili Kompulsiyonlar:

Bu tip vakaların; başlangıç yaşı daha ileri içgörüleri daha az ve tedaviye cevap verme olasılıkları daha verimsizdir. Birey eşyaların değeri veya fonksiyonunu gözetmeksizin onları atmakta zorluk çeker hatta attığı fikri bile bireyi rahatsız edebilir. Bireyin refahı fazlaca azalır, gerekli eşyalara yer açmakta zorlanır (Şahin ve Ediboğlu, 2022).

Diğer Obsesyon ve Kompulsiyonlar:

Anlama sahip renkler, batıl inanışlardan doğan korkular, uğurlu uğursuz sayılar vb. bu gruba örnek gösterilebilir (Şahin ve Ediboğlu, 2022).

 

2-      EPİDEMİYOLOJİ

OKB tanısı alan çocukların %60-70’ini erkeklerin oluşturduğu ve yetişkinlik dönemine kadar erkeklerde görülme oranı daha fazla bulunmuştur (Şahin ve Ediboğlu, 2022). Erkeklerde seyreden OKB, ergenlik öncesinde başlamaya ve tik bozukluklarıyla beraber ortaya çıkmaya daha meyillidir (Öner ve Aysev, 2001). Hastalıkla karşılaşma yaşı cinsiyetlere göre değişiklik gösterir. 7-12 yaş arası erkeklere tanı koyma oranı daha yüksekken 21 yaşlarına denk gelen erken erişkinlik döneminde kadınlardaki oran daha yüksek bulunmuştur. Erişkinlikte OKB tanısı alan kişilerin 1/3-1/2’sinde görülen belirtilerin çocukluk veya ergenlik çağında başladığı bildirilmiştir. Hastalığın 35 yaş sonrası başlama oranı %15, 40 yaş sonrası başlama oranıysa %10 olarak bildirilmiştir. Seyrek olsa da 3-4 yaşlarında bildirilen OKB hastaları da bulunmaktadır. Dahası çalışmalar erişkin dönemde cinsiyetler arasında fark bulunmadığını göstermiştir. Türkiye’de yapılan Ruh Sağlığı Profili Araştırması’nda OKB’nin bir senelik görülme sıklığı %0,5 olarak bildirilmiştir. Aynı çalışma OKB’nin bir yıllık yaygınlığını erkeklerde %0,2, kadınlarda ise üç katı yani %0,6 olarak saptamıştır. Daha farklı çalışmalardaysa yaşam boyu prevalans %2,5-6,2, yıllık prevalans ise %0,5-5,6 oranında bulunmuştur (Şahin ve Ediboğlu, 2022).

 

3-      ETİYOLOJİ

OKB etiyolojisi tam anlamıyla ortaya konulmamakla birlikte hem genetik hem de çevresel etmenlerin birleşiminden meydana gelmektedir. Perinatal komplikasyonlar, çocukluk travmaları, adet yaşı, stresli yaşam gibi bazı faktörlerin OKB etiyolojisinde çoklu risk oluşturduğu düşünülmektedir. Ayrıca bazı çalışmalar Sydenham koresi ve nöroakantositoz gibi bazal ganglionlara etki eden hastalıkları olan bireylerde OKB belirtileri bulgulamıştır (Şahin ve Ediboğlu, 2022).

Genetik:

Araştırmalar OKB’nin aileler üzerinde gruplaştığını göstermektedir. OKB genetiğinin poligenetik olduğu bulunmuştur yani binlerce yıllık genetik varyantlar OKB genetiğine az da olsa katkı sağlamıştır. Etiyolojide genetiğin rol oynadığına dair en önemli bulguları aile ve ikiz çalışmaları sağlamıştır. İkiz çalışmaları tek yumurta ikizleri arasındaki OKB belirtilerinin çift yumurta ikizlerine göre daha çok uyum gösterdiğini bulgulamıştır. Başlangıç yaşı erken olan vakalarda ailesel geçiş oranı başlangıç yaşı geç vakalara göre daha yüksek bulunmuştur. Ailesel geçiş oranı belirti kümelerine göre de farklılık göstermektedir. İstifleme ve temizlik belirtilerinin geçiş oranı en fazla bulunmuştur (Şahin ve Ediboğlu, 2022).

Beyin görüntüleme:

Günümüze kadar yapılan nörogörüntüleme çalışmalarında özellikle dört bölge hedef gösterilmiştir. Bunlar orbitofrontal korteks, singulat korteks, talamus ve kaudat çekirdeğin başıdır. Özellikle koriko-strial-talamik bölge farklılığına yönelik deliller birikmiştir. Erişkin dönemi OKB vakalarındaki nörogörüntüleme çalışmaları genelde kaudat çekirdek ve frontal lob, çocukluk dönemi vakalarındaki çalışmalar ise daha çok striatum ve talamus üzerine olmuştur. OKB nörogörüntüleme çalışmalarında orbitofrontal korteks, anterior singulat, kaudat ve talamus olmak üzere orbitofronto-striato-talamik yolda anomaliler bulgulanmıştır (Şahin ve Ediboğlu, 2022).

 

4-      TEDAVİ

Erişkin OKB vakalarında ilaç tedavisi ve bilişsel davranışçı terapinin (BDT) tek başına veya ikisinin bir arada uygulanmasının etkili olduğu görülmüştür. Çocuklarda seratonin geri alım inhibitörleri (SGİ), ilk akla gelen seçenektir. Yıllarca bu amaca yönelik klomipramin kullanılmıştır fakat yan etkileri ve EKG kontrolü gerektirmesi nedeniyle günümüzde seçici gerialım inhibitörleri (SSGİ) birinci seçenek haline gelmiştir (Öner ve Aysev, 2001). Tedaviye yanıt vermeyen veya direnç gösteren gruplarda non-invaziv, invaziv teknikler düşünülebilir. Transkranial manyetik stimülasyon (TMS), elektrokonvülsif tedavi (EKT), derin beyin stimülasyonu (DBS) gibi uygulamalar da tedavide kullanılmaktadır (Şahin ve Ediboğlu, 2022).

 

 

 

 

 

 

 

 

KAYNAKÇA

Öner, P. ve Aysev, A. (2001), Çocuk ve Ergenlerde Obsesif Kompulsif Bozukluk, 10(11), 409.

Porgalı Zayman, E. (2016), DSM-5’te Obsesif Kompulsif Bozukluk, Cukurova Medical Journal, 41(2), 360-362. DOI: 10.17826/cutf.207909

Şahin, H. E. ve Ediboğlu G. O. (2022), Obsesif Kompulsif Bozukluk: Kısa Bir Gözden Geçirme, Çukurova Tıp Öğrenci Dergisi, 2(2), 51-58.

Yılmaz, B. (2018), Obsesif Kompulsif Bozukluk Tedavisinde Güncel Yaklaşımlar, Lectio Scientific Journal of Health and Natural Sciences, 2(1), 21-42.

 

 

                                                                                                                                             Stajyer Psikolog                                                                                                                                           Buse Demirel